Bağlamada Akustik Elemanlara Dair Sezgisel Saptamalar
Bir akustik çalgının tüm kısımları tınlayabilme özelliğine sahiptir" gibi bir genelleme yapılabilir mi? Evet, ancak bu kısımlar arasında titreşebilme yeteneği açısından farklılıklar vardır. Çalgılarda tınlama işlevi olan elemanlarla taşıyıcı-aktarıcı özelliği olan elemanların ayrımının yapılması gerekmektedir. Bir ahsap, akustik çalgı olan bağlama her bir birimi ayrı akustik önem arzeden bir yapıdadır. Ancak, akustik açıdan işleme şekli düsünüldüğünde her unsurunun aynı oranda öneme sahip olmadığı, aralarında bir öncelik sırası olduğu görülmektedir.

Bağlamada önem sırasına göre kabaca iki farklı akustik eleman grubu vardır.
I- Göğüs Tahtası; Tekne; Orta eşik; Teller; Ses Deliği (Birincil elemanlar)
II- Cila; Sap Ağacının Cinsi v.s. (İkincil elemanlar)

Tekne'nin İşlevi


Bağlama Organoloji, yani çalgı bilimi açısından rezonatörlü bir Kordafon çalgıdır. Yani, hem telli olduğu için bir kordafon'dur, hem de bir rezonatöre (tekne) sahip olduğundan diğer bazı kordafon çalgılardan farklıdır. Teknenin işlevi tellerin ve göğüs tahtasının ürettiği titreşimleri besleyerek daha duyulabilir hale gelmelerini sağlamaktır.
Bağlamada rezonans, tezenenin telleri tınlatmasıyla başlatılır. Tınlayan teller orta eşik yoluyla ses tahtasını, ses tahtası da tekneyi tınlatır. Bu hareket bu aşamadan sonra geriye döner ve teknenin ses tahtasını tınlatması, onun da telleri tınlatmasıyla bir etkileşime dönüşür.

Teknede Ağaç Seçimi
Teknenin formu ve tekne ağacının cinsi sesin, volüm düzeyi, rengi, parlaklığı gibi özelliklerini etkiler. Tekne ağacının gözenekli , gevrek , enaz orta sertlikte dolayısıyla kasılma-gevşeme hareketi gösterebilecek nitelikte olması gerekmektedir. Dut ağacı bağlamanın bilinen en yaygın ve en eski malzemesidir. Bu seçim boşuna olmayıp dutun bağlamaya hem görsel hem de akustik açıdan yakıştığı bir gerçektir. Asya kökenli mızraplı çalgıların da tekne, göğüs ve sapta en temel malzemesi gene dut ağacıdır. Ancak son çeyrek yüzyıl içinde mevcut ağaç potansiyelinin bilinçsizce harcanması ve yabancı menşeli ağaçların girmesiyle birlikte dut kullanımı azalmış ve birçok başka ağaçtan da tekne yapılmaya başlanmıştır. Dut ağacı kendi içinde çeşitliliğe sahip olup, Türkiye'nin hemen her yöresinde yetişmektedir.

Karaağaç, kestane ve gürgen(kayın ) bugün olmasa bile geçmişte tekne yapımında en çok kullanılan, ikinci sınıf malzemelerdir. Karaağaç ve kestane oldukça benzer olup, karaağaç daha sert ve gevrek, dolayısıyla da tekne için daha niteliklidir. Gürgen (kayın) sert olmakla birlikte sap için de tercih edilen ve aslen bu kısım için daha uygun bir ağaçtır. Gürgen teknelerde sesin soğurulması (emilmesi) fazladır , dolayıyla gürgen sazlar bir miktar donuk ve volümsüz tınlar. Tekne malzemesi olarak pek bilinmeyen yerli dişbudak ağacı parlak ses rengi verebilen bir ağaçtır ve birçok pahalı ithal ağaçtan çok daha ucuzdur , ancak açık renkli, gözenekli ve biraz çalışma eğilimili olması sebebiyle genellikle tercih edilmemektedir. Gene ülkemizde bolca bulunan akçaağaç doyurucu ve diri baslar üretebilen bir tekne malzemesidir. Ancak o da dişbudak gibi açık renklidir ve bu yüzden teknede pek tercih edilmez. Ağaçta renk sadece kozmetik bir unsur olmakla birlikte icracının dolayısıyla da yapımcının tercihlerini etkilemektedir.

Bağlamanın teknesi ile gitarın sırt ve yanlıklarının oluşturduğu kasa kısmı işlev olarak aynıdır. Gitar için bu kısımda kullanılan en seçkin ağaç Türkçede Pelesenk olarak bilinen Rosewood ağacıdır. Birçok çeviride bu ağaç Türkçeye "gül ağacı" diye çevrilmekle birlikte, Türkçede asıl karşılığı Pelesenk 'dir. Pelesenk ağacının özellikle Brezilya da yetişen türü diğer yaygın türlere oranla ( Doğu Hindistan, Honduras , Afrika Pelesenkleri ) çok daha kıymetlidir. Pelesenk ağacı üstün titreşim yeteneğinden dolayı Latin perküsyon çalgılarında da kullanılmaktadır. Ancak bilinçsiz kesimden dolayı gittikçe kaybolan ve bu yüzden korunmaya alınan pelesenk ağacını bulmak kolay değildir. Bu problem batılı gitar yapımcılarının da karşısında olduğu için, pelesenk ağacının yerine kullanılabilecek sert nitelikteki ağaçlara başvurulmaktadır. Bunların başlıcaları bubinga, kingwood, , padauk , cocobolo, bocote, koa, wallnut , sapelli, mahogany ' dir. Bu ağaçlardan bazılar örneğin bubinga (yapımcılar arasında gül ağacı olarak bilinir), padauk, mahogany, sapelli zaten bağlamada tekne yapımında ve diğer bölümlerde kullanılmaktadırlar. Aşağıda bazı değerli tropik ağaçlar görülmekredir.

Brazilian Rosewood Cocobolo Kingwood

Dut ağacı (İngilizcede malburry ) Avrupa ve Amerika'da da yetişen bir ağaç olmakla beraber bir çalgı yapım malzemesi olarak görülmemekte, bir köknar ağacı bu coğrafyalarda ülkemizdekinden çok fazla çeşitliliğe sahipken sadece iyi bir yapı malzemesi olarak bilinmektedir. Ancak ne dut ağacının ne de köknarın bağlamaya ne kadar yakıştığı asla inkar edilemez. Yerel özellik arzeden çalgılarda, çalgı yapım literatürüne dahil edilmeyen, yerel nitelikteki ağaçların kullanımı görülebilir. Örneğin dut ağacının, erik ağacının Anadolu'da bağlamanın yanısıra keman yapımında kullanılması buna iyi bir örnektir. Flemenko gitarda da bu tip bir uygulama görülür. Gitarın ana sırt malzemesi olan Pelesenk , bu tip gitarlarda kullanılmayıp, yerine çok daha yumuşak bir ses rengi veren Selvi (cypress) ağacı kullanılır. Gene Flemenko gitarlarda ülkemizde Kanada Çamı adıyla bilinen ağaç (red cedar ) ses tahtasında kullanılır.

Tekne Formu

Tekne genişlik, derinlik, boy gibi ana unsurları olan ve adeta üçgen prizmayı andıran geometrik bir cisimdir. Özellikle eski bağlamaların üçgen prizmayı cok daha fazla andırdıkları söylenebilir.

Teller titreşim üreten bir güç kaynağı gibidir. Ses dalgaları tekne adını verdiğimiz hacmin içinde hareket eder. Bir sıvı nasıl içine girdiği kabın şeklini alırsa, tellerin göğüs tahtası yoluyla tekneye gönderdiği titreşimler de teknenin formuna göre şekillenir. Böylece seste renk, volüm, derinlik gibi özellikler oluşur. Teller ve göğüs tahtasınca üretilen titreşimler farklı boyuttaki, dolayısıyla farklı hacimdeki teknelerde farklı sonuç verirler. Nasıl bir geometrik cismin boyutlarında yapılacak değişiklik o cismin hacmini etkileyip, azaltabilip, artırabiliyorsa, bağlamanın da derinlik, ağız genişliği ve tekne boyu ölçülerindeki artma yada azalma teknenin hacmini, etkiler, büyütür, yada küçültür. Bu da sesin farklı şekillenmesiyle sonuçlanır.

Ses titreşimlerinin tekne ile göğüs tahtası arasında nasıl hareket ettiğini anlayabilmek için şöyle basit bir deney yapabiliriz:

Göğüs tahtası takılmamış bir teknenin içine üfleyin. Hava bir dönme hareketiyle neredeyse aynı anda ve şiddet kaybetmeksizin geri yüzünüze çarpacaktır. Yani göğüs tahtasının tekneye gönderdiği titreşimler tekneden geri yansıyarak göğüs tahtasına çarpmakta(ve onu titreştirmekte)buradan gene tekneye gitmekte ve bu olay bir ufak tezene vuruşuyla dahi sayısız kez tekrarlanmaktadır. Ses dalgaları tekne ile göğüs tahtası arasında bir pinpon topu gibi didip gelmektedir.
Tekne,sesin en önemli unsuru ve hatta kaynağı olarak düşünülür. Ancak ses tahtası ve gövdeye sahip tüm çalgılarda gövdenin işlevi ses tahtasınca üretilen sesi beslemektir. Bağlamada tekne bu işlevi iki farklı şekilde yerine getirir. Birincisi; tekne ağacının cinsi, dokusu ve titreşim yeteneği ile, ikincisi de tekne çeperinin sese bıraktığı, yani ses için oluşturduğu hazne ile. Bunlardan birincisi bir cismin sadece sınırları iken ikincisi, sınırlar içinde kalan ve onun çevreleyip şekillendirdiği boşluktur Genel olarak arkadan U ve V kesitli olmak üzere iki tip tekne vardır. Başka birçok özellik etkilemekle birlikte U kesitli tekneler daha dolgun ve bas karakterli, V kesitliler de tiz karakterli ses verir.

U Kesitli Tekne V kesitli Tekne

İyi ses ancak form, ağız genişliği ve derinliğin doğru kombinasyonuyla sağlanır. Fazla derinlik sesin içerde kalmasına (dolayısıyla boğuk ve kof olmasına), az derinlik de önde (dışarıda) tınlamasına (dolayısıyla çok bağırtkan ,boş ve renksiz tınlamasına) sebep olur. Teknede tizler tekne derinliğinin ses tahtası ile yarı derinliği arsında, baslar da teknenin sırt ve dip kısmında tınlar. Dolayısıyla sırt ve dip kalınlığı çok ince teknelerde baslar koftur. Teknenin yanaklarının hafif, dolgun ve içeri doğru kıvrık olması sese lezzet katıcı bir özelliktir. Teknenin kalınlığıyla ilgili yerleşmiş çok yanlış bilgiler vardır. Örneğin bağlamanın en dip perde hizasında(tekne ile sapın birleştiği nokta) parmak üzerine oturtulduğunda yatay olarak dengede durması veya ses deliğinden bakıldığında teknenin güneş ışığı sızacak kadar ince oyulması vb.Tekne kalınlığı yanaklarda 3 mm.,ses deliği çevresinde 4-5 mm civarında olmalıdır. Bu ,yalnızca akustik açıdan değil, sağlamlık açısından da çok önemlidir.
Tekne yapım teknikleri; Oyma & Yaprak tekniği

Oyma tekne Anadolu ve daha doğusundaki memleketlerde karşılaştığımız bir tekniktir. Asya sazlarında yaprak tekne az da olsa görülürken Avrupa'da lut tekneleri tarih boyunca parçalı, yani yaprakların birleştirilmesiyle yapılagelmiştir. Bu iki tekniğinde yüzyıllar boyunca aynen devam etmesi ve birbirlerini belki biraz etkilemeleri dışında yok edememeleri çok ilginçtir. Doğudaki oyma tekne geleneği beraberinde çalgı boyutları ve formlarının bir türlü standardize olamaması gibi bir sorunu bugüne taşımış, bunun yanısıra bir doğa değeri olan ağaçların bilinçsizce yok edilmesine sebep olmuştur. Bağlamanın da ilk zamanlardan bu yana temel yapım tekniği olan oyma tekne kullanımı, 1980'lerden itibaren yerini parçalı, yani yaprak tekniğine bırakmıştır. Ancak oyma teknenin yaprak tekneye üstünlüğü hala iddia edilen veya en azından tartışılan bir konudur. Maalesef bağlama akustiği ile ilgili herhangi bir bilimsel çalışma henüz yapılmadığından , bu iki uygulama arasındaki farkın algılanması icracıların ve lütiyelerin sezgilerine kalmıştır. Ancak büyük çoğunluk , bu şekilde ifade etmeseler de, aslında bu uygulamalar arasında ‘insan kulağının farkedebileceği' bir fark olmadığı görüşündedir. Yaprak tekniği yüzyıllardan beri Ortadoğu ve Avrupada ud, lut, lavta ve mandolinde uygulanagelmiştir. Oyma tekniği ise tarihsel seyri içinde daha çok doğudaki uzun saplı ve küçük gövdeli lutlarda görülmektedir. Hiç şüphe yok ki doğanın muazzam bir talana maruz bırakıldığı günümüzde ‘doğadan alıp, doğanın yararına kullanmak' akılcı ve etik değerlere uygun bir davranıştır. Aşağıda bir oyma tekne ve bir yaprak tekne için harcanan ortalama ağaç miktarları gösterilmiştir.

Kabası oyulmuş Dut tekne
( Ortalama 36 cm boy ) Bir yaprak Teknelik Bubinga ağaç

Göğüs tahtası ve seçimi

Bağlama ailesi çalgılarda göğüs tahtası malzemesi olarak kullanılan ağaçlar Ladin ve köknar ağaçlarıdır. Köknar ağacı , en eski zamanlardan beri bağlamanın (teknede dut , sapta sarı gürgen ile) en temel ahşap malzemesi olmuş ,gerçekten bağlamaya karakter veren bir ağaçtır. Batıda iyi bir yapı malzemesi olarak kullanılan köknarın çalgılarda kullanımı yotur. Geleneksel çalgılarımız içinde bağlamadan başka tambur ve udda yaygın olarak kullanılmaktadır. Yaylı bir halk çalgısı olan Karadeniz kemençesinde de köknar görülür. Ladin ağacı titreşim yeteneği üst düzeyde olan ve tüm telli ve yaylı çalgılar ile piyanoda kullanılan, yumuşak karakterli bir ağaçtır. Sitka ladini, Alp ladini, Engelman ladini gibi türleri bulunmaktadır. Bunlardan Engelman ladini çok kıymetli ve nadir bulunabilen bir ladin türüdür. Her nekadar son yıllarda batı kökenli kızıl sedir ağaçları da (yapımcılar arasında Kanada Çamı olarak bilinmektedir) kullanılmış ise de bu türün bağlamaya pek de uygun olmadığı anlaşılmış ve kullanımı terkedilmeye başlanmıştır. Kızıl sedir ağacı aslen Kuzeybatı Kanada kökenli bir ağaç olup 80'lerden itibaren daha çok klasik ve Flemenko gitarlarda kullanılmaya başlanmıştır. Ses açısından temel özelliği başlangıçta verdiği açık, gür ve dolgun sesidir. Ladin kullanılan çalgılardaki ses karakterinin oturma süreci birkaç yıl sürebilmekte iken, sedirde böyle bir süreye gerek yoktur. Bu açıdan özelikle öğrenme sürecindeki icracılara daha cazip görünür. Ancak sedirin başlıca dezavantajı mukavemetinin zayıf olmasından dolayı en geç bir-iki yıl içerisinde deforme olması, yani çökmesidir.

Bağlamada göğüs tahtasında kullanılan ağaçları tanıttıktan sonra şu saptamayı yapmak yerinde olacaktır. Ses tahtası elemanı bulunan tüm çalgılarda (baglama ,gitar, keman ailesi, ud,tambur vs.), bu kısım çalgının akustik anlamda bel kemiği olup, ağacın seçimi ve takılması iki ayrı işlem ve dolayısıyla iki ayrı beceri gerektirmektedir. Çok kaliteli göğüs tahtalarının bilinçsizce ve acemice takılması, dolayısıyla da ziyan edilmesi çok görülen bir durumdur. Oysa daha vasat bir tahtayı ustaca takarak daha iyi bir sonuç elde etmek mümkündür. Bu demektir ki çalgıda iyi malzeme yalnız ve yalnız iyi kullanıldığı takdirde iyi sonuç verebilir. Bir benzetme yaparsak; çalgı yapımının aritmetiğinde iki kere iki her zaman dört etmez. Ayrıca çalgının hangi kısmı olursa olsun, hangi tür ağacın kullanılması gerektiğine dair önyargılı tercihler yapmak ve bunun doğruluğunu savunmak yanlıştır.

Gitar, keman ve ud yapımcıları ses tahtasını her zaman öncelikli olarak görmüşlerdir. Çok önemli bir gitar lütiyesii olan Irving Sloane , Classic Guitar Construction (Klasik Gitar Yapımı) adlı kitabında efsane gitar lütiyelerinden Torres hakkında bir anekdot vermektedir. Buna göre Torres gitarda ses tahtasının önemini vurgulamak ve ispat edebilmek için sırt ve kenarları, kağıdın tutkal ile karıştırılmasıyla elde edilen bir tür harçtan yapılmış bir gitar denemiştir. Bu gitarı çalanların çok özel bir tona sahip olduğunu söyledikleri bu anekdotta aktarılmaktadır. Yine aynı kitapta , başka bir önemli gitar lütiyesi olan Hernandez 'in ses tahtasının iyi tınladığı minimum inceliği bulabilmek amacıyla gitarı verniklemeden önce tellediği ve gerek tellerin tınısını dinleyerek gerekse de parmağıyla ses tahtasına vurmak suretiyle tınlatarak zımpara yardımıyla incelttiği aktarılmaktadır. Göğüs tahtasının , çalgı tellenmeden önce işaret yada orta parmakla vurularak tınlatılması keman ve gitar lütiyeleri arasında oldukça yaygındır. Bu teknik tahta takılmadan önce dahi doğru tercih yapmak amacıyla mevcut ses tahtası alternatifleri arasında da yapılır ve ses tahtası seçmenin en sağlıklı yöntemidir. Bağlamada teller takıldıktan sonra dahi tellere vurmaya gerek kalmaksızın bu yöntemle tahtanın doğru takılıp takılmadığı anlaşılabilir.

İşlenmemiş Ses Tahtasını Tınlatan
Gitar Ustası Kemanın Ses Tahtasını Tınlatan Keman Ustası

Bağlamada Ses Tahtasının Tınlatılması

Genel prensip olarak ses tahtasında kullanılacak ağaç çeyrek kesim denen yöntemle biçilir ve hemen hemen bütün çalgılarda böyle kullanılır. Ancak bağlamada göğüs tahtası bunun tersine yatık açılı (ort.60 derece) biçilmiş tahtalardan seçile gelmiştir. Lifleri dik gelecek biçimde biçilmiş ağaçların gerektiği kadar yanal eğim almadığı, göğsün takılmasından önce yapılan ısıtılarak eğme işlemi esnasında kırılabildiği ve nihayetinde takılsa bile donuk ses verdiği görülür. Bu tür tahtaların sertliklerine aldanarak asla çökmeyecekleri düşünülmemelidir. Bağlama ile yukarıda belirtilen diğer çalgıların bu anlamda farklılaşmasının temel sebebi ses tahtalarının çalışma prensiplerinden kaynaklanmaktadır. Bilindiği gibi bağlamada teller göğüs üzerine orta eşik yardımıyla basar ve teller tınladığında göğüs tahtası bir dizi yaylanma hareketi yapar. Dik lif açısı bu yaylanmayı engellemektedir. Oysa gitar, ud gibi çalgılarda teller orta eşiğe bağlanır ve bu eşik vasıtasıyla ses tahtasına asılırlar. Dolayısıyla iki uygulama arsındaki temel fark basma ve asılma hareketlerinden kaynaklanır.
 
YAN MENÜ
 
MySpace Codes, Myspace Generators, Myspace Graphics

Get your own Image Uploader
 
Bugün 67 ziyaretçi (319 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol