İyi bir çalgıya sahip olmak, yeni başlayanlar yada temel düzeyde çalanlar için çözümü zor bir sorun teşkil edebilir. Bu kişiler adeta tecrübe kazanmayı bekleyen yeni ehliyet sahibi sürücülerin elden düşme otomobillerle idare ettikleri gibi, vasıfsız, tınlamayan çalgılarla tecrübe kazanmayı beklerler. Oysa bu tutum çok yanlıştır. Yeni başlayanlara konser çalgıları vermeye gerek yoktur, ancak bu kişilerin ellerindekinin asgari kalite özeliklerine sahip, tınlayan, yapı olarak problemsiz çalgılar olması gerekir.
Bir çalgı edinmek isteyen kişinin öncelikle ne istediğine dair bir “ön niyeti” olmalıdır. Sözkonusu olan bağlama olduğunda bu ön niyeti belirlemek biraz zordur, çünkü müzik mağazalarında çok çeşitli boy ve yapı özelliklerine sahip bağlama mevcuttur, ve daha da kötüsü etrafta yalan yanlış tavsiyelerde bulunan bir sürü insan vardır. Bu boy ve yapı çeşitliliğini biraz açalım
Bağlama ailesi cura, cura bağlama, bağlama, tanbura, çöğür, divan sazı gibi belli başlı boyutlardan oluşmaktadır. Bağlamaya yeni başlayan bir kişi bunlardan hangisini almalı ve çalmalıdır?”En küçüğü en kolayıdır” denilerek hemen cura akla gelir, oysa cura, bağlama ailesinin icrası (hakkı verilmek koşuluyla) en zor fertlerindendir. Bir büyüğü olan cura bağlamada benzer karakterdedir. Yeni başlayanlar için en doğru seçim orta boy olan tanburadır.
Bu noktada birçok kişi kısa saplı bağlama yada tanbura (malesef “uzun saplı” tabiri yaygınlaşmaktadır, ki bu yanlıştır) edinmek ve çalmak konusunda bir türlü karar veremez. Çoğumuzun kafasında “bozuk düzen tanburada, bağlama düzeni de kısa saplı bağlamada çalınır “ şeklinde çok yanlış bir fikir vardır. Bağlamada, her türlü düzeni (akord şeklini) her tip ve boy bağlamada çalabilmek mümkündür. Diğer bir deyişle, bir tanburada bağlama düzeni çalınabilir, bir kısa saplı bağlamada bozuk düzen dahil, misget düzeni müstezat düzeni vs. çalınabilir. Burada sınırlayıcı iki kriter vardır;
1-Bağlama düzeni, karakteri gereği ağırlıklı olarak sapın pest perdelerinin bulunduğu, en uç kısmında icra edilir. Bu perdeler, tiz perdelere göre metrik olarak birbirlerinden açıklıkları daha fazla olan perdelerdir. Dolayısıyla, icracı bu birbirinden uzak perdelere parmaklarını yetiştirmek konusunda zorlanabilir. Bu sebeple, bir kısa saplı bağlama yada 33-34 tekne bir bağlama tercih edilebilir.
2-Eğer çalıyor ve aynı zamnda da söylüyorsanız, bağlamanın tonunun (yani tizlik- pestlik niteliğinin) sesinize uygun bir düzeyde olmaması sizi rahatsız edebilir. Bir genelleme yapmak gerekirse, erkekler daha çok do-re , bayanlar ise si-do tonları (sesleri) civarında rahat söyler. Oysa alt teli do olan bir tanburada bağlama düzeni sol tonu üzerinden icra edilir ki, bu da pek çok insana ters gelen bir tondur. Dolayısıyla “vokal eşlik” yani 'söyleme' devreye girdiğinde, uygun tonu elde edebilmek amacıyla bir kısa saplı bağlama yada 33-34 tekne bir bağlama tercih edilebilir.Bu tip daha kısa tel boyuna sahip bağlamalar daha tiz tonlara çekilerek sese eşlik ederler.
Bağlamada boy kavramı genellikle tekne boyu cinsinden ifade edilir. Sap boyu tekne boyu ile belli bir orantıda olduğundan bunun bir mahsuru yoktur. Ancak şu bilinmelidir ki, bir telin icracılar arasındaki ifadesiyle belli bir sesi çekip çekip çekmemesi o telin uzunluğuyla ilgilidir. Burada uzunluktan kastımız telin saza bağlandığı nokta ile burguya bağlandığı nokta değil, köprü eşik ile üst eşik arasındaki mesafedir. Hangi boy bağlamadan, hangi çaptaki teli kullanarak hangi karar seslerinin elde edilebileceği “İcracıya Öneriler” başlıklı yazımızda izah edilmiştir.
Değinilmesi gereken son bir nokta, yaprak tekne-oyma tekne tercihidir. Günümüzde yaprak tekneli bağlama üretimi oyma tekneli bağlama üretimine nazaran oldukça fazla ağırlık kazanmıştır. Ancak genede müzik mağazalarında oyma tekneli sazlara rastlamak mümkündür. Bu iki farklı tip tekne arasında akustik kalite açısında hiçbir fark yoktur. Dolasıyla sadece oyma tekneli olduğu için bir bağlamaya verilen “ekstra para” boşa verilmiş paradır.
Tekne ağacı konusunda yapılacak tercihlere yazımızın son kısmında değineceğiz. Şimdi “ön niyet” kısmını tamamlamış olarak, iyi bir bağlama için nelere dikkat etmeliyiz konusuna gelelim. İyi bir baglama ararken üç temel noktaya dikkat etmeliyiz. 1.Ses2.Tuşe3.Çalgının genel durumu
SES
Bir çalgının en önemli özelliğinin onun sesi olması gerektiğini söyleyebiliriz. Nihayetinde, çalgı ses vermek için yapılmıştır. Ses vermeyen çalgı düşünebiliyor musunuz?
Bir çalgıya ses kalitesi açısından not verebilmek, pek çok icracının yapabileceğini düşündüğü bir şeydir. Ancak , bu aslında tıpkı o çalgıyı çalabilmek için gerekli yetenek gibi düşünülmesi gereken ayrı bir beceri ve tecrübedir. Bu beceri ve tecrübe zaman içinde gelişir fakat bunun kolayca ve kendiliğinden gerçekleşeceğini düşünmek doğru değildir, zira pek çok iyi icracının çalgısını iyi tanımadığı ve dolayısıyla da seçemediği bir gerçektir.Dolayısıyla çalgıyı çalmak için olduğu kadar tanımak için de bir emek safedilmelidir.
Eğer bu özellikleri kendinizde göremiyorsanız, güvendiğiniz bir kişiden yardım alabilirsiniz. Başka bir seçenek de, iyi olduğunu düsündüğünüz bir bağlamayı seçeceğiniz yeni bağlama ile kıyaslamak olabilir. Yeni bağlamanızı seçerken, bulunduğunuz odanın çok küçük olmamasına dikkat ediniz.Zira küçük alanlar çalgıları olduklarından daha gür sesli gösterirler.
Sesin belli başlı unsurları şunlardır;
1.Tını rengi
2.Tını dengesi
3.Renk ayrışması
4.Tınlama uzunluğu
5.Volüm
Bu maddeleri şöyle açabiliriz.
Nasıl her insanın kendisine has bir ses tonu varsa, çalgıların da kendilerine has ses tonları yada ses renkleri vardır. Gene aynı benzetmeye devam edersek, nasıl bazı insanların ses tonları hoşumuza gider ve hatta kulağımızı okşarsa, bazı bağlamaların (veya bazı kemanların , gitarların, udların vs.) sesleri bizlere diğerlerinden daha etkileyici gelebilir. Ses tonları lirik, yumuşak, metalik, kof, pastel, buğulu, vs gibi, bir bakıma tam da terimleşmemiş sıfatlarla açıklanmaya çalışılır.
Bağlama özeline gelirsek; iyi bir bağlama rengi temel birkaç unsur ile tanımlanabilir. Bu unsurlar liriklik, sızlaklık ve dirilik’dir. Liriklik tınıdaki sıcaklığı ifade eder. Sızlaklık özellikle sırma telin sayesinde oluşan ve sese gevrek, yanık bir ifade veren bir özelliktir.Dirilik ise özellikle göğüs tahtasının ustaca takılmasıyla elde edilebilecek, ses rengindeki bir enerjikliği, parlaklığı ve ataklığı ifade eder.
Tını dengesi bas ve tiz tonlar arasındaki denge olarak düşünülebilir. Curadan divan sazına kadar her boy bağlamanın kendi içinde bas ve tizi vardır.Bu dengenin iyi olmadığı çalgılarda tiz perdelerin verdiği sesler açık ve parlakken, baslar sönük olabilir yada bunun tam tersi mümkündür. Tizlerin iyi tınlamaması durumu bağlamada daha çok karşılaşılan bir durumdur. Bunun sebebi tiz seslerin kısa tınlayıp, çabuk sönümlenmesidir. Yani tizler biraz 'nazlıdır'
Renk ayrışması daha çok aynı anda en az iki tel gurubunun tınlatılmasıyla algılanabilecek bir özelliktir. Özellikle akorların, bağlama düzenine has boğumlama pozisyonlarının iyi tınlaması için bu akorları oluşturan herbir telin akor içinde kaybolmaksızın, bütün içinde kendi göstererek tınlaması tercih edilir.Bu ancak diri sesli, tizleri parlak bağlamalarda görülebilir. Tını ayrışması küçük boy, dar ağızlı tekne formu ,ince tel , gergin akort gibi özelliği olan sazlarda daha mümkün iken, tel boyunun uzadığı, tellerin kalınlaştığı, teknelerin boy ve ağız olarak büyüdüğü ve tellerin kalınlaştığı çöğür, abdal sazı, divan gibi boylarda zayıflar. Bu özelliği daha iyi anlamak amacıyla iki uç örnek olan cura ve divanda ayrı ayrı akorlar basarak ses ayrışmasını test edebilirsiniz.Göğüs tahtasının olması gerekenden ince takılması ve eşik payının yetersiz verilmesi(yani eşiğin cok düşük
|