Lut ve keman ailesi çalgıları için ses tahtası, çalgının diğer bölümleri olan sap ve gövdeye oranla daha büyük akustik önem taşımaktadır. Bunun sebebi ses tahtasının rezonansı başlatan teller ve ileten eşik ile ilk etkileşime geçen kısım olması ve dolayısıyla da sesi nitelik ve nicelik olarak birinci derecede etkilemesidir.Bağlama lut ailesinin bir ferdi ve uzun saplı bir lut olarak kısa saplı lutlardan, sap uzunluğu dışında, ses tahtası anlamında da farklılaşır. Kısa saplı lutlar geniş gövdeli ve ağızlı, dolayısıyla da geniş ses tahtasına sahiptirler. Bu geniş ses tahtası tellerin uyguladığı çekme veya basma kuvvetine karşı alttan çubuklarla (bas balkon) desteklenir ve böylece mukavemet kazanır, bunun için de kalın olması gerekli değildir. Uzun saplı lutların ise gövdeleri ve ses tahtaları küçüktür. Küçük ses tahtası iyi takıldığı takdirde alttan herhangi bir çubuk desteğine ihtiyaç duymadan tellerin uyguladığı kuvvete karşı koyabilir. Çubuk desteği olmadığı için tahtanın daha kalın bırakılması gereklidir.
Ses tahtasının mukavemetli olması iki açıdan önemlidir. Birincisi, göçen bir ses tahtasının sapa göre konumu(dolayısıla da açısı) bozulur ki bu yapısal bir sorun ortaya çıkarır. İkincisi, göçen tahta deforme olduğundan ve basınç altında sıkııştığndan akustik performansı zayıflar.
Bağlama teknesinin sesin her bakımdan ana kaynağı olduğu yalnızca icracılar arasında değil, halk arasında da hayli yerleşmiş bir kanıdır. Bu kanı, teknenin sapa ve göğüse göre daha hacimli dolayısıyla da görsel olarak daha dikkat çekici olmasından kaynaklanmaktadır. Halbuki bu büyük ölçüde yanlıştır.
Tekne akustik olarak işleve sahip bir kısımdır, ancak tınlama silsilesi düşünüldüğünde tel, orta eşik (köprü) ve göğüs tahtasından sonra (en sonda) gelir ve dolayısıyla tınlatıldığı kadar tınlayabilir. Göğüs tahtası ise bu silsilenin ortasında ve kilit bir noktadadır. Bir tezene vuruşu tekneye ancak göğüs tahtasının müsaade ettiği ölçüde ve oranda aktarılabilir. Dolayısıyla teller ve eşik standart (ve kusursuz) kabul edilirse inisiyatif bir anlamda teknede değil göğüs tahtasındadır. Göğüs tahtası tınlatan, tekne tınlayandır. Ancak tele verilen ilk vuruşun tekneye ulaştıktan sonra kısmen kaybolup (ağacın iç sürtünmesi ve gerilimi sebebiyle), kısmen hava yoluyla kulağa aktarılıp kısmen de geri tele döneceği ve dolayısıyla tınlama silsilesinin ters yönde de çalışacağının unutulmaması gereklidir. Yani akustik elemanlar birbirlerini de titreştireceklerdir.
Bu ilişkiyi daha açık bir hale getirmek için şöyle bir örnekle basite indirgeyebiliriz;
Durmakta olan bir at arabası düşünelim. Arabanın hareket silsilesi şöyledir. Sürücü ata yular vasıtasıyla yürü komutu verir(tezene darbesi), yular bu komutu ata iletir(orta eşik), at yürür (göğsün titreşmesi) ve arabayı harekete geçirir (teknenin titreşmesi). Bu noktadan itibaren atın arabayı çektiği kesinlikle doğru iken, arabanın da atı ittiği yanlış sayılamaz. Ancak sonuç olarak araba atın çektiği kadar hareket eder.
Göğüs tahtaları biçilip, ortalama 6 mm kalınlığında levhalar haline getirilerek kuruyana kadar saklanır. Tahta kuruma esnasında; her ağaç gibi; nemini atar , çeker ve bu sırada çalışır. Tahtanın çalış-mama durumu da olasıdır. Bir göğüs tahtasının çalışma olasılıkları aşağıda gösterilmiştir.
Şekil 1
Yukarıdaki şekilde (1) numaralı tahta herhangi bir yönde çalışmamış olup yanal ve doğrusal eğimler verilerek takılabilir. (2) numaralı tahta içbükey şekilde çalışmış olup akustik ve mukavemet açısından avantajlı duruma gelmiştir, zira tahta, takılırken verilecek olan yanal ve doğrusal eğimleri kendiliğinden almış olur. Bu eğimler yapımcının tercihine göre arttırılıp azaltılabilir. (3) numaralı tahtada ise ters çalışma durumu söz konusudur (örneğin tahta uzun kenarları boyunca içbükey çalışmışken kısa kenarları boyunca dışbükey çalışmıştır veya bunun tersi de olasıdır). Bu tahtanın kullanılmaması gerekir
Göğüs tahtası takmanın ilk aşaması tahta seçimidir. Tahta, akustik denge noktası diyebileceğimiz noktadan tutularak kulak hizasında parmakla vurularak tınlatılır. Bu daha çok keman lütiyelerinin kullandığı bir tekniktir ve tahtanın akustik karakteri hakkında bilgi almamızı sağlar. Akustik denge noktası tahtanın sağ veya sol uzun kenarına 4-5 cm lik bir mesafede ve uzunluğunun ¼'ü civarında bir yerdedir.
Tahta seçiminde dikkat edilecek diğer bir nokta da tahtanın biçilme açısıdır. Aşağıda gösterildiği gibi dik (açılı) biçilmiş tahtalar gitar ve keman için özellikle tercih edilmekle birlikte, bağlama için sert kalırlar. Bu nedenle bağlamada, biçilme açısı dik olmayan, yatık lifli tahtalar tercih edilir. Tahtanın lif yönü kısa kenarlarının uçlarından kontrol edilmelidir.
Şekil 3
Kurumuş tahta tekne ağzına göre kesilip gerekirse enden daraltılır. Bunun amacı tahtayı 'yanaklı' takabilmektir. Yanak geleneksel bağlama yapım tekniğinde çok önemli yeri olan bir bölüm olup özellikle eski bağlamaların vazgeçilmez bir unsurudur. Bu bağlamalar incelendiğinde bunların bugün bizim kullandıklarımızdan daha geniş yanaklı oldukları görülür. Yanak aynı zamanda lütiyenin kendi estetik anlayışını ifade ettiği bir süs ve işarettir. Yekpare(yanaksız) takılan göğüs kasıntılı ses verir . Günümüzde maalesef yanlış bir uygulama olan yekpare göğüs tahtası kullanımı yaygındır.
Tahtanın enden daraltılması gerektiğinde çok sık ve çok geniş damarlar çıkarılmalı ve kullanılacak kısmın orta sıklıktaki damar yapısında kalmasına özen gösterilmelidir, zira sık damar sert yapı, geniş damar kof yapı anlamına gelir. Tahtanın takılış yönü tespit edilirken sık damarın alta, geniş damarın üste gelmesi gibi bir kanı vardır, oysa böyle bir gereklilik yoktur. Bu sadece bir göz alışkanlığıdır. Burada tahtanın lif ve çalışma yönü belirleyicidir. Tahtanın takılmadan önceki boyu belirlenirken teknenin arkasından 3-4 cm kadar taşmasına dikkat edilir. Bu kısım kuyruk diye adlandırılır ve arkadaki kancaların basması ve tahtanın kastırılabilmesi için bırakılır.
Bağlama lütiyelerinin genel uygulamaları göğüsten önce sapı takmak yönündedir. Nadir de olsa önce göğsü takan lütiyeler bulunmaktadır ki kanımızca bu daha avantajlıdır. Burada göğsün saptan önce takılma uygulaması esas alınacaktır. Göğüs tahtası takılmaya hazır hale getirildikten sonra tekne ağzına gerekli eğimler verilir. Bu safha son derece önemli olup, doğru yapılmadığı takdirde göğüste ters kasılmaya sebep olur ve akustik performansı zayıflatır. Aşağıda göğüs takılmaya hazır bir bağlama teknesinin ağzındaki eğimler kabaca gösterilmiştir. Görüldüğü gibi I. bölge inici, 3. bölge çıkıcı eğime sahipken, 2. bölge (yanak bölgesi) seviye olarak diğerlerine göre en çukurda ve eğimsizdir.
Şekil 4
Diğer yandan tekne ağzına karşıdan bakıldığında göğüs tahtası üzerinde beş nokta belirlenebilir.
Şekil 5
Teknedeki eğimler kabaca tamamlandıktan sonra bu eğimlerin göğüs tahtasındaki eğimlere uydurulması/alıştırılması işlemine sıra gelir.
Bağlamaya göğüs tahtası takılırken amaç yanal ve doğrusal diye tabir edeceğimiz iki bombe ya da yay oluşturmaktır. Bu iki yayın bileşkesi çok hafif kubbemsi bir çatı oluşturur. Bu yaylardan kasıt çizgi halindeki bir yay değildir. Söz konusu olan bir levhanın (göğüs tahtasının) yay halini almasıdır.
Yanal bombe tekne ağzına rende ile verilen eğime göğüs tahtasının ısıtılmak suretiyle oturtulmasıyla elde edilir.
|