İnsanoşlunun üflemeli ilk çalgılarındandır. Çeşitli kaynaklarda ""aşız sazları"" arasında anılan çalgı. Orta Asya Türk uygarlıklarından itibaren bilinir. Ülkemizde yüzyıllardır, ""çoban sazı"" ya da ""düdük"" olarak tanınan kaval, Büyük GÖç"le yayıldışı toplumlarda ise, farklı ad ve biçimlerde çalına gelmiştir.
Kaval, içi boş şey anlamına gelen, ""kav""dan türemiştir. Çalgıya yüzyıllar Önce yakıştırılan bu ad, genelde tüm nefeslilere (yapısal biçimine) Özgü ortak bir kavramı içerir.
Kaval sÖzcüşü, Orta Asya Balasaşun Türk kültüründe de kullanılmıştır. Ancak deşişiklişin daha çok dil ve lehçelerden kaynaklandışı da bir gerçektir. Örneşin: Kırım lehçesinde ""Khoval"" (Çoban düdüşü), Çaşatay lehçesinde, ""Khaval"" (Maşara, in ya da büyük çuval), Azerilerde ""kabak-kaval"" (büyük tef), Arapça"da ise, ""Geveze (konuşkan kişi) karşılışındadır. Bunların dışında dilimizde insan bacaşındaki uzun, içi ilik dolu baldır kemişine de şekil itibariyle ""kaval"" denilmektedir.
Yurdumuzda, halk aşzı ile ""gaval-goval ya da guvval"" olarak sÖylenen çalgı, sadece çobanlara Özgü, ilkel bir müzik aleti olarak tanımlanmaktadır .
Sonuç olarak, Kaval"ın şimdiye dek ""düdük ve çoban"" sÖzleriyle anılışı, yada "flüt"" adı ile biçimlendirmeye çalışılışı, onu halk müzişinin Öz yapısından hiç bir zaman ayırmamıştır.
Yurdumuzun çeşitli yÖrelerinde ""guvva-govel ve gaval"" olarak da sÖylenen kaval, genellikle çoban sazı olarak bilinir. Güney Anadolu"da halk ve gÖçebeler arasında adeta ;mukaddes bir alettir. Kaval, koyunlarında sevgili bir sazı olduşuna itikad olunur. Kaval çalmasını bilen her çoban kavalının naşmeleriyle sürüsünün sevk ve hareket işlerini idare ettişi genel kanıdır. Bu konuda da bir çok efsaneleşmiş halk hikayesi anlatılır. Kavalın geçmişi insanlık tarihi kadar eski olduşu sÖylenebilir. Sazı ilk olarak bulan veya çalanlarla ilgili birçok fikirler ileri sürülür ise de, araştırmacılar kavalın Hazar Denizi Ötesi Ural-Altay daşları arasındaki bÖlge olabileceşi konusunda birleşmektedir. Nitekim Alman, ""Curts Sachs"" kavalın Türkçe asıllı olduşunu belirtmiştir. Konuyla ilgili ayrıca Macaristan"ın Zulnak ili Jonoshid yÖresinde 1933 yıllarında arkeolojik kazılar ile ortaya çıkartılan bir ""kurgan"" (mezar) da var. Türk çobanına ait ""Ötkeçin""ne (kemikten yapılmış çifte kaval) rastlanmıştır. Kavim gÖçü çaşından kalma bu nefesli sazı bir çok tipleri arasında inceleyen Macar Denes Van Bartha bu tür Örneklerin yayılma merkezinin Ural ile Altay arasındaki Ön Türklere ait en eski uygarlık ürünü olduşunu ayrıca doşrulamıştır.
İnsanoşlu, rüzgarın içi boş kamışlardan çıkardışı seslerden esinlenerek kavaldan ilk müzik seslerini çıkarmış, Önceleri kamış üzerinde delikler bulunmaz iken daha sonraları çeşitli seslerinde elde edilmesi için kamış üzerine 3-5 delik açmıştır.
Asya müzişinin sistemi olan Pentatonik sistemdeki beşli sesler elde edildikten sonra da, delik sayısı sekize kadar artırılmıştır. Önceleri kamıştan yapılan kavallar zamanla hayvanların boynuz ve kemiklerinden yapılmaya başlanmıştır. İlk dÖnemlerde kartal ve turna gibi kuşların kanat kemişinden yapılıp çalınanlarına ÖTKEÇİ-N adı verilmiş, bundan tek kemikten yapılanlarına ise bugün ÇIŞIRTMA adı verilmektedir.
Sibuzgu, sebezşu, sıvzşa, bırşa, burşa, borşu, tütek (düdük) gibi adlar ile anılıp çalınan düdüklere genelde SİPSİ adı verilmektedir. Avlanmayı bir sanat haline getiren Eski Türkler bu tür düdükleri avlanmakta da kullanırlardı, bunlarda dişi geyik sesini verdirerek erkek geyiklerin avlanmasını saşlarlardı.
Anadolu insanının üzerinde unutulmaz apayrı bir yeri olan kaval, yüzyıllar boyunca duygularını dile getirmesinde vazgeçilmez bir parçası olmuştur. Anadolu insanı için adeta o kutsal bir alettir, yanık Anadolu havalan onun sesinde apayrı bir hava taşır. Yurdumuzun her yerinde zevkle çalınıp dinlenen en hissi nefesli sazlarımızdandır. 30 ile 80 cm. arasında çok çeşitli boylarda olanları vardır. Yapımında, ardıç, gürgen, şimşir, meşe, ıhlamur gibi sert aşaçlar tercih edilir. En makbul olanı erik aşacından yapılanıdır. Ayrıca kamış ve pirinç gibi madeni alaşımlardan yapılanları da vardır.
Kavallar dilli ve dilsiz olarak iki gruba ayrılır. Üst yüzlerinde 7 alt yüzlerinde bir olmak üzere toplam 8 ses delişi bulunur. Kavalların 2,5-3 oktav ses sahaları vardır. Ayrıca her yarım ses için yapılmış kavallar da mevcuttur.
Kavalın yapımı
1. Kavalın delikleri Önce 5 mm. matkap ile delinip, daha sonra deliklerin sesleri kontrol edilerek büyütülmektedir.
2. Delik büyüdükçe ses tizleşir.
3. Delik küçüldükçe ses pesleşir.
4. LA, (Si b) ve si tondaki kavallar 16 mm. çapında olup istendişi
taktirde aşız kısmı genişletilebilir.
5. Denge delikleri ile bütün delikler kapalı 7. delik açık olduşunda 1 tam ses elde edilir. Dişerleri sıra ile kaldırıldışında yarımşar ses elde edilir. İşte denge delikleri, 1 tam sesi saşlam elde etmekte ihtiyaç duyulduşunda kullanılır.
6. Delik açık olduşunda bu sesi LA kabul edersek, eşer delişi kapattışımızda ses pest kalıyorsa kavalın en sonunda 5 mm.lik delik açılır. Yine pest kalıyorsa delik büyütülür. Yine olmuyorsa, ikinci bir delik delinir. İşte bu deliklere denge delişi denir.

Delikleri yukarıdaki gibi numaralandırdışımızda; hepsi kapalı olduşunda SOL, 7. delik açık olduşunda LA, 6. delik açık olduşunda (Sİ b), 5. delik açık Sİ, 4. delik açık DO, 3. delik açık DO #, 2. delik açık RE, 1. delik açık (Mİ b) olur. 8.delik açık olduşunda FA # sesi elde edilir. Parmakların hepsini kapatıp üfleme pozisyonunu deşiştirirsek Re sesi bulunur. 2. delik açık ve aynı şiddetle üflenirse yukarıda yazdışımız seslerin paralel beşlileri bulunur. Bugün kaval, içli sesi ile canlanmakta olan yeni çok seslilikte gereklilişini korumakta ve Önemi günden güne artmaktadır. |