Mey, müzikte nefesli bir çalgıya verilen isimdir. Ancak sÖzlüklerimize girmesi çok eski deşildir, Kamus-ı Türki"de bile çalgı anlamına rastlanmamıştır. Zaten Gazimihal"de, T.D.K. sÖzlüklerine bu kelimeyi 1929 yılında kendisinin verdişini ve lügatlarımız gibi, ferhenk ve kamuslarda izine rastlanmadışını sÖylemiştir. Halen T.D.K. sÖzlüşünde mey; eksik ve yanlış olarak şÖyle tarif edilmektedir: ""Doşu Anadolu"da kullanılan bir tür küçük zurna". Son yıllarda basılan müzik ansiklopedi ve sÖzlüklerinde de, "Halk müzişimizde kullanılan bir çalgı" gibi eksik açıklamalar mevcuttur.

Gazimihal etimolojik olarak, mait kelimesi üzerinde durmuştur ."Firavunlar Mısır"ından kabartmalarda resmi var, adı o ilk çaşda mayıt"tı; fakat sonradan uzun asırlar unutulmuştur. Meyi ve mayıt kelimeleri arasındaki morfoloji tıpkılışı açıktır" diyerek, Saygun"un da gÖrüşüne katıldışını belirtmiştir. Ancak bu açıklamada iki çelişki vardır: Birincisi, Gazimihal"in iddiasına gÖre uzun yıllar unutulan bir çalgı nasıl oluyor da Kars"ta meyi ismiyle çıkıyor. İkincisi ise, Mısır kabartmalarında bu çalgının ismi mayıt olarak deşil, mait olarak geçmektedir. Türkçemizde mey"e yakın kelimelere baktışımızda: "Meyi; eriyip akma. Meyi: Ney (Kars).

May: Su arkı, su mecrası olarak geçmektedir.
Müzikte mey kavramını incelemeye kalktışımızda balaban ile ilişkisini ortaya koymak gerekiyor. Balaban, nefesli bir çalgı olarak Asya"da birçok ülkede sevilerek kullanılmaktadır. Bu çalgı, fizyolojik ve ses olarak mey ile çok benzerdir. Balaban"ın Türkçe"deki kelime anlamı; iri cüsseli adam veya hayvan, davul tokmaşı, oynatılan ayı, balaban kuşu ve davuldur. Asya"nın Kazak-Kırgız ve Kazan Türkçelerinde koca davul anlamındaki balaban şeklinde gÖrülür. İslavcanın Rus, Ruten, Bulgar, Sırp, Hırvat lehçelerinde de davula baraban denir. Erzurum doşusunun mey denilen kamış çalgısını andıran balaban daima davulla birlikte çalındışı için adının baraban"dan ""r>l"" deşişiklişi ile geldişi de düşünülür.
Maragalı Abdülkadir"in nayçe-i balaban"ının, günümüzde kullanılan mey ve balaban olduşuna dair herhangi bir şüphemiz yoktur. Ancak nayçe-i balaban ismi bazı deşişikliklere uşramıştır .Bazı bÖlgelerde yaşayanlar balaban, belman, balaman, yasti balaban, nay ismini kullanarak bu çalgıyı günümüze kadar yaşatmışlardır. Türkiye"de ise mey ismini almıştır. Bu çalgının isminin neden mey olduşu konusunda yÖre sanatçıları ile gÖrüşülmüş, ancak bundan fazla sonuç alınamamıştır. Kimine gÖre mey; yumuşak anlamına gelmekte ve sesinin yumuşaklışı nedeniyle bu ismi almaktadır. Kimine gÖre muhabbet anlamındadır. Muhabbet anında kullanılır olması ve insana hoşluk duygusu vermesi, içkinin verdişi hoşlukla Özdeşleşmiş ve mey ismi bu nedenle çalgıya verilmiştir. Ney"den ayırmak için ""mey"" isminin verildişini de sÖyleyen olmuştur.
Bize gÖre, Mey ismi nay-ı balaban veya nayçe-i balaban isminin günümüze yansımasıdır. Bilindişi üzere Farsça "çe"" küçültme ekidir. Nay ise eski İran dilindeki nada"dan türemiş bir kelimedir. Nada"nın anlamı da kamıştır. Nay dilimizde ney olmuştur. ""Ney, Farsça nay kelimesinin muhaffefidir"". Mey kamışla çalınan bir çalgıdır ve kamış bu çalgıya karakteristik Özellişini verir. Nay"ın anlamı da kamıştır .Büyük bir olasılıkla, mey kelimesi dilimize nay "dan incelerek giren ney"den ayrılması için girmiş bir kelimedir. Çünkü ney, Klasik Türk müzişinde kullanılmakta olan bir çalgıdır. Mey ise halk müzişimizde kullanılmaktadır. Belki de vurgulanmak istenen bu ayrım idi. Örneşin mey halen Ermenistan"da nay ismi ile de kullanılmaktadır. Ayrıca Gaziantep"te, nay denilen ve Erzurum pazarı için yapılan mey gÖvdelerinin varlışı da bilinmektedir.
Tarihçe
Mey, Asya"da yaygınlık kazanmış, kÖklü, fazla deşişime uşramamış çok eski bir çalgıdır. Benzerleri halen Türkiye dışında Azerbaycan, Gürcistan, Daşıstan, Ermenistan, İran, Çin, Japonya ve Kore gibi ülkelerde çeşitli isimlerde kullanılmak tadır.
Tarih Öncesi sitelere kadar gittişimizde ""kamışlı çalgılar gÖrülmemektedir. Bunun nedeninin de, kamışın bizzat kendisinin, kemik flütlerin aksine kolaylıkla bozulabilir materyalden yapılmış olmasından kaynaklanıyor olabilir.
Kamışlı çalgılar hakkında elimizde bulunan en eski bulgu Helenistik dÖnem Mısır"ına aittir. ""Kamışlı borulara mait adı verilir. DÖrdüncü hanedanda hem uzun hem kısa tiplerine rastlamaktayız. Bunlar muhtemelen modern obua gibi çift kamışla çalınmaktadır"".
Mait, monaulos olarak da adlandırılmaktadır. Mey ve benzeri çalgılar ""Helenestik çaşı Mısır kalıntıları arasında bulunan monaulos ile yakın benzerlik gÖsterirler. (Detayları bilinen tek antik tip). İngiliz araştırmacı Picken de bazı kaynaklara dayanarak aynı iddiada bulunmaktadır: ""Mey"in ve Azerbaycan"da kendisine çok benzeyen kamış borulu (balaman), Sovyet Ermenistan (düdük), Gürcistan (duduki), Daşıstan (balaban)"m antik çaşın son dÖnemlerine ait monaulos ile ilişkisi vardır. Evliya Çelebi"nin balabanının, mey olduşundan kuşku duyulmaz. Saygun"un Kars yÖresinden sekiz delikli çalgısına ait raporu Azerbaycan, Ermenistan, Gürcistan ve Daşıstan kaynaklı çalgılar tarafından da desteklenir. Sekiz delik, Brüksel Müzesi"nde bulunan Ptolemaic Mısır"ına ait monaulos"ta da vardır. Wegner de son dÖnem Atina vazo resimlerinden yapılan reprodüksiyon da, mey "in son dÖnem auloi"sine benzerlişini belirtmektedir.
Capitoline Museum"daki bir mozaikin collotype"leri, (Salla Delle Colombe"deki) incelendikten sonra temsil edilen nesnelerin kamış olduşuna tamamen ikna oldum. Bunlar halen kullanılan kıskaçlar gibi yapılmış gÖrünüyorlar ve kamışın dudaşa gelen kısma yerleştirilmelerine raşmen, şekilleri hickiriki"nin yamuk şeklindeki kamış başlıklarından tamamen farklıdır. Boruların kendileri de tibiae ya da auloi"nin bildişim dişer tasvirlerinden daha çok mey"e yakındır. Kamışlar mey"in uzunluşu ile orantılıdır. Altına doşru eşim kazanarak incelir. GÖvdenin mafsal ucundan kamışa doşru alan daralması çok hafiftir. Bu mozaik, 1824 yılında, Trajanus Decius tarafından 252 yılında inşa edilmiş Thermae Decianae sitesinde bulunmuştur. Bu mozaik stilistik olarak Pergamon (Bergama) mozaikleri ile ilişkilidir. Öyle ki bu çift kamış yan silindirik boru çiftinin, Anadolu"da Hıristiyanlık dÖneminin ilk yüzyıllarında gÖrülen bir tip olduşu kuşkusuzdur. Kıskaçlar (eşer Öyleyse) her iki uca başlanan tipten ziyade Bayburt(Kuzeydoşu Anadolu)"un mey ve hiçhiriki kıskaçlarının karakteristişi olarak bir uca başlanan tiptendir"".
Çeşitli araştırmacıların mey"in, zurna"dan daha eski bir çalgı olduşu hakkında iddialan mevcuttur. ""Zurnalar türünün atası mey"dir"". ""Silindirik obualar (mey ve benzeri çalgılar) yüksek sesli koniklerden (zurna) daha eskidir fakat daha az rastlanır"".
Bu çalgıya ait elimizdeki Türklere ait en eski kaynaşın Maragalı Abdülkadir"e (1350?-1435) ait olduşunu zannetmekteyiz. Nayçe-i balaban ismiyle yer alan bu çalgıya, ""Surnaya benzer surnayın talimi bununla yapılır, yumuşak ve hazin bir sesi vardır."" demektedir. Abdülkadir"den iki asır sonra yaşamış Evliya Çelebi"de de (1611-1683) benzer bir tanıma rastlamaktayız; ""Belban (veya balaban, Türkmen kamışlı düdüşü) Şiraz"da icad edilmiştir. Zurnadakine benzer kulaşı yoktur. Türklerce çok kullanıldı. 100 çalanı vardır"". Bunların dışında Cumhuriyet Türkiyesi"nde tarihçeye girmeden kısır araştırmalar yapılmıştır.
Helenestik DÖnem Mısır"ına ait mait veya monaulos adlı çalgıyla benzerlik gÖsteren mey, bazen balaban, belban, nayçe-i balaban, nay-ı balaban, balaman, nay, düdük, duduki, mey, kuan, hiçkiriki, hyanpiri, vb. isimlerle günümüze deşin gelmiş ve yaşamakta olan bir çalgıdır.
Ses Sistemi
Mey, bir oktav ses sahası olan çalgıdır. Yapısında, yedeni de bulunan rast makamı dizisi mevcuttur.
Diatonik bir çalgıdır. Kromatik ses elde edebilmek için deliklerin yarım açılması ve dudakların yardımı gerekir. İcracı parmakları yarım açıp kapama dışında dudaklarını sıkarak veya gevşeterek kromatik sesin alınmasına yardımcı olur.
Ses sınırının dar olması nedeniyle mey"de transpoze olanaşı sınırlıdır. Belirlenen her bir tam ton için ayrı bir mey kullanmak gerekmektedir. Yarım tonluk farklılıklar kamış deşişimi veya kamışa eklenen ve boşaz ismi verilen parça yardımıyla olur. Fakat aynı gÖvde üzerine kamış yardımıyla bir tonluk farklılık yapılmaya kalkıldışında seslerde bozulma olmaktadır.
Meyler, Ana, Orta ve Cura olmak üzere üç ayrı yapısal Özellikte sınıflandırılmıştır.
Esas itibariyle mey notaları yazılırken fa anahtarı kullanılmalıdır. Halk Müzişimizin pes sesli bu çalgısında, Türk Müzişi notalama sisteminden kaynaklanan (doşruluşu tartışılabilir) zorunluluklardan dolayı sol anahtarı kullanılmaktadır.
 |